Günümüzde otomatik şanzıman kavramı çok değişti, artık manuel vitesli versiyonlarından bile az yakmaya başladılar ve gitgide yagınlaştılar, sürücülerin gözdesi olmayı başardılar. Manuellere karşı açtıkları bu savaşıda manuel şanzıman altyapısı kullanarak kazandılar. Nasıl mı?
Otomatikleştirilmiş manuel şanzımanlar (robotize şanzımanlar) bildiğimiz manuel şanzımanlardır aslında. Tüm fark aracın debriyajını kendisi devreye sokup yeri geldikçe beynin vites değiştirmesidir. Yani manuel şanzımanlarda siz nasıl vites değiştirmek için önce ayağınızı gazdan çekip debriyaja basıyorsunuz ardından vitesi değiştirip ayağınızı debriyajdan çekip gaza basıyorsunuz, bu sistemde aynısını yapıyor işte. Ayrıca isterseniz daima araç otomatik olarak vites değiştiriyor isterseniz kontrolü siz ele alıp vites değişimini istediğiniz zaman gerçekleştiriyorsunuz. Yani hem tasarrufun hemde rahatlığın açılımı bu işte.
Neden mi daha tasarruflular? Tam otomatik şanzımanlarda motor gücü daima tekerleklere iletilir, siz frene basılı tutuyorken bile lastiklere döndürme gücü uygulanır. İşte bu yüzden yoktan yere tüketim yapmış olursunuz. Oysa ki robotize şanzımanlarda siz frene basıp durduğunuz an debriyaj devreye girer plakaları birbirinden ayırırı, böylelikle güç aktarımı durdurulur. Bu sayede motor boş yere güç uygulamadığından ekstra yakıt sarfiyatına neden olmaz. Ayağınızı frenden çekip gaza bastığınız anda da debriyaj bırakılır aktarma gerçekleştirilir ve ilerlersiniz.
Peki bunun hiç mi olumsuz denilebilecek bir yanı yok? İlla ki var. Tam otomatik şanzımanlarda dediğimiz gibi aktarma sürekliliği olduğu için yokuş yukarı kalkarken araç geri kaydırmaz ayağınızı frenden çektiğinizde. Ancak robotize şanzımanlarda durum tam tersidir. Ayağınızı frenden çektiğiniz an geri geri kaymaya başlarsınız çünkü araç debriyaja basılı tuttuğundan tekerlere hiç bir güç iletilmez. Konfor namına düşündüğünüzde büyük eksiklik cidden. Fakat firmaların buna karşı aldığı bir önlem sürücüleri sevindirecek ve rahat ettirecek cinsten; Hillholder. Bu sistem sayesinde yokuş yukarı fren yapıp durup tekrar kalkmak istediğinizde araç yere göre yaptığınız açıyı hesaplıyor, eğer geri geri kayacak bir eğim varsa siz ayağınızı frenden çektikten sonra bile 3-4 sn civarında fren devreden çıkmıyor, araç geri kaymıyor. Bu sayede siz rahat rahat ayağınızı frenden çekip gaza basıp geri kaçırmadan ilerleyebiliyorsunuz, büyük kolaylık.
Sistemin işleyişine yeniden dönelim. Belirttiğimiz gibi sistem vites değişimi sırasında gazı kesip vitesi değiştiriyor. Ancak burada bir sorun var, bu vites değişimi araç tekliyormuş hissi yaratıyor. Çünkü günümüz sistemlerinde gaz vanası elektronik, yani vites değişimi için gaz kesimi yavaş yavaş değil birden oluyor. Bu da öne doğru yığılma hissiyatı yaratıyor. Vites değiştikten sonra gaz yine bir anda verildiği içinde geriye doğru bi kamçı etkisi hissediliyor. Konfor namına olumsuz bir husus kesinlikle. Bu etkiyi azaltmanın tek yolu vitesin değişeceğini anladığınız sırada ayağınızı gazdan çekip vites değiştikten sonra tekrar basmaktır, aynı manuel vites değiştiriyormuşsunuz gibi. Böylelikle öne yığılma etkisinin tam olarak olmasa da kısmen önüne geçmiş olursunuz.
Peki bu yığılmalardan tamamen kurtulmanın hiç mi yolu yok? Cevabımız sizi mutlu edecek türden emin olabilirsiniz, ancak bunun için farklı marka araçlar almanız gerek. Otomotiv endüstrisi daima gelişen ilerleyen bir dünya, bunun önüne nasıl geçeceklerinin yolunu bulmuşlar kesinlikle. Klasik sistem tek kavramalı bir sistem, yani illaki kavramanın bir dişliden çıkıp diğer dişliye geçmesini bekliyorsunuz. Ancak Volkswagen bu sistemde devrimsel bir buluş sunmuş müşterilerine; Çift Kavrama. Çift kavramalı sistemde tek sayı dişliler (1.-3.-5.-7. vitesler) bir kavramaya bağlı, Çift sayı dişliler (2.-4.-6. vitesler) diğer bir kavramaya bağlı. Siz herhangi bir viteste ilerlerken aracın ivmelenmesine göre diğer kavramadaki bir alt yada bir üst dişli hazır olarak bekliyor ve vites geçişi gerçekleştiği an aktarma neredeyse kesintisiz bir şekilde diğer dişliye geçiyor, sadece milisaniyeler içinde. Bu sayede vites değişimini neredeyse anlamıyorsunuz, göz açıp kapayıncaya kadar vitesiniz bir üste geçmiş bile, ne tekleme ne başka bir olumsuz hissiyat. Son derece konforlu değil mi?
Tabi bu konforun ilerleyen zaman dilimlerinde acıya dönüşme durumları olmuyor değil. Çift kavramalı sistemler normal tek kavramalılara oranla çok pahalı bir teknoloji. Tek kavramalı şanzıman arıza verdiğinde maliyeti 2.000 TL civarlarında olabiliyorken çift kavramalı şanzımanın arızaları 10.000 TL'leri geçebiliyor zaman zaman. Bu da demek oluyor ki çift kavrmalı şanzımana sahip aracınızın garantisi bittikten sonra şanzıman arızası verirseniz yüksek ihtimal kara kara düşüneceksiniz.
Bu tarz şanzımanlara sahipseniz eğer size bir tavsiye; eğer trafik ışığında duruyorsanız ya da herhangi bir yerde kısa süreli bekleme yapacaksanız vitesi N konumuna getirin. Çünkü A konumundayken aracın debriyajı daima devrede olur, bu da baskı balatanızın ömrünün kısalması gibi sonuçlara yol açar. Eğer durma süreniz 10 saniye civarlarından fazla olacaksa vitesi N konumuna almanız debriyajın boşa düşmesi ve baskı balatanızın ömrünün artması için yararlı olacaktır.
Bir diğer hususta "Yokuş yukarı kalkışlarda manuel modda mı otomatik modda mı kalkmalıyım?" sorusu. Bu soru hakkında insanların kafası yer yer çok karışıyor, kalkışlarda hangisinin daha yararlı olacağı tartışmaları oluyor. Cevap; hiç bir farkı yok! Otomatik modda da kalksanız manuel modda da kalksanız araç aynı gaz tepkileri karşısında iki modda da aynı debriyaj hareketleri yapıyor ve aynı şekilde kalkıyor. Bu sebeple hangi modda kalkayım diye düşünüp kafanızı yormanıza hiç gerek yok.
Tek kavramalı sistemler için Citroen-MCP, Opel-Easytronic, Fiat-Dualogic, Toyota MMT gibi örnekler verebiliriz. Çift kavramalı sistemler için VW-DSG, Renault-EDC örnekleri var önümüzde.
Umarım vermiş olduğum bu bilgiler aklında soru işareti olanlar ve kafası karışanlar için yararlı olur. Hepinize kazasız, cezasız, hayırlı sürüşler diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder